14 Şubat 2016 Pazar

YARGILAMA TEŞKİLATI VE MAHKEME GÖREVLİLERİ

Tanzimat Öncesi Dönem Yargılama Teşkilatı




Şer’iye Mahkemeleri

Osmanlı mahkeme teşkilatı Emevî, Abbasî ve Selçuklu mahkemelerinin devamı niteliğindedir.
Şer’iye mahkemelerinde tek hâkimle yargılama yapılmaktadır.
Aslında birden fazla hâkimin yargılama yapması İslam hukukuna aykırı değildir, ancak uygulamada çok hâkimli mahkemeler nadiren görülmüştür. ¢Kadı genelde evinde yargılama yapmakta olup bu esnada kadının evi mahkeme görevi görmektedir.
Bununla birlikte cami ve mescidlerde de yargılama yapıldığı görülmektedir.
İstanbul kadısı gibi mevleviyet kadılarının ve kazaskerlerin de görev yaptıkları ayrı bir mahkeme binaları bulunmamaktadır.
Bunların konakları aynı zamanda mahkeme binası olarak kullanılmaktadır.

Divan-ı Hümayun


Önceki İslam devletlerinde görülen mezalim divanları, Osmanlı’da daha gelişmiş bir şekilde Divan-ı Hümayun olarak ortaya çıkmıştır.
Abbasiler, Selçuklular gibi İslam devletlerinde çeşitli adlar altında kurulmuş olan divanlar, Osmanlılar tarafından daha da geliştirilmiş ve padişah divanı anlamında Divan-ı Hümayun olarak adlandırılmıştır.
Asıl yargı kurumu olan şer’iye mahkemelerinin yanında, Divan-ı Hümayun’un da yargılama yetkisi bulunmaktadır.

Cuma Divanı

Cuma günleri Veziriazam konağında toplanan Cuma divanı Veziriazam başkanlığında ve sadece kazaskerlerin katılımı ile toplanırdı.
Sadrazamın huzurunda davalar karara bağlandığı için huzur mürafaaları olarak da adlandırılırdı.
Cuma divanında önce dava dilekçeleri okunur, veziriazam isterse kendisi bizzat karar verir ya da Rumeli kazaskerine davayı havale edebilirdi.

Mahkeme Görevlileri

kadı :

KADI

Tanzimat öncesi dönemin temel yargı teşkilatı olan şer’iye mahkemelerinde yargılamayı kadı yapmaktadır
Osmanlı’da en önemli mülkî âmir olan kadı, bulunduğu yargı çevresinde pek çok idarî görevi de yerine getirmektedir.
Kadının yargı ve yürütme yetkilerini kullandığı idarî birime “kaza” adı verilir.
Osmanlı Devleti’nde ilk kadı Osman Gazi tarafından Karacahisar’a tayin edilen Dursun Fakih’dir

Kadı Yardımcıları

NAİB:

Naib, kadıya yargılama ve diğer işlerde yardımcı olan ve kadı tarafından tayin edilen mahkeme görevlisidir.
Çoğunlukla yargı çevresi geniş olan kadılar, kazalarına bağlı nahiyelere naib atamışlardır.
İş yükü fazla ola kadılar ise bulundukları mahkemede bazı ikinci dereceden işleri görevlendirdikleri naiblere yaptırmaktadır.

MUHZIR:


Davalı ve davacıyı kimi zaman da şahitleri mahkemeye getirmekle görevli olan muhzırlar, günümüzdeki emniyet görevlileri ve savcıların işlerini yapmaktaydı.
Muhzırlar maaş almazlar, hizmetlerine karşılık taraflardan ve ilgililerden belli bir ücret alırlardı.
Birden fazla muhzırın görev yaptığı büyük mahkemelerde diğerlerinin âmiri olarak muhzırbaşı bulunurdu.

SUBAŞI:
Eski Türk devletlerinde yaygın şekilde kullanılan bir unvan olan subaşı, Osmanlılarda anlam değişikliğine uğramış ve bir şehrin muhafızı anlamında kullanılmıştır.
Subaşı ilk devirlerde merkez tarafından tayin edilirken 16. yüzyılın sonlarından itibaren beylerbeyi ve sancakbeyleri tarafından onlara bağlı bir memur olarak tayin edilmeye başlanmıştır.
Her sancak, kazaya karşılık gelen subaşılıklara ayrılmış olup subaşı, bulunduğu bölgede bad-ı hevâ denilen vergileri (cürm ü cinâyet, niyabet, resm-i arusane gibi) toplamakta ve kolluk görevini yerine getirmekteydi

ESESBAŞI:
Asesbaşı Yeniçeri ocağı içerisinde idamların infazı, merasimlerde çevre güvenliğinin sağlanması gibi askerî görevleri yerine getirirdi.
Bunun yanında şehirlerde özellikle geceleri güvenliğin sağlanmasından asesbaşı sorumluydu.
Asesler şehrin çarşılarında ve mahallelerinde geceleri dolaşırlar ve yakaladıkları zanlıları ya kendileri cezalandırırlar ya da gerekli hallerde kadıya getirirlerdi.

ÇAVUŞ:
Osmanlı’da ilk dönemler elçilik, haberleşme, memleket ahvalinin araştırılması gibi hizmetler görmüşler, daha sonra bu görevlerin başkalarına verilmesi sebebiyle Divan-ı Hümayun’da hizmet etmek, şehri dolaşmaya çıktıklarında padişahların önünde yürümek gibi işler yapmışlardır.
Bunun yanında vezirlerin beylerbeyilerin ve benzeri itibarlı şahısların idamında görev alırlar, hazine ve defterhanenin mühürlenmesi veya mührünün açılması hizmetlerinde bulunurlardı
Çavuşlar yukarıdaki gibi idari görevlerin yanında ilamların icrası, borçlunun mallarını satarak borcunun ödenmesi, borçlunun inad ve temerrüdü üzerine mahkeme kararı ile hapsedilmesi gibi hukukî görevleri de yerine getirirlerdi.

KASSAMLAR:
Osmanlı Devleti’nde ölen kimselerin mirasını mirasçılar arasında taksim eden memurlara kassam adı verilmektedir. 
Kassamlar, kazasker kassamları ve şer’iye mahkemelerinde bulunan kassamlar olmak üzere iki guruba ayrılır.
Kazasker kassamları askerî sınıfa mensup olan kişilerin terekelerini taksim eden görevlilerdir. Askerî sınıf dışında kalanların (reaya) terekeleri ise şer’iye mahkemelerinde bulunan kassamlar tarafından taksim edilirdi

DİĞER YARDIMCILAR İSE;
 TERCÜMANLAR
MÜŞAVİRLER
MÜBAŞİRLER
KATİPLERDİR.

Mahkemelerin Yetki ve Görevleri

Osmanlı’da bölgeler kaza denilen yargı çevrelerine ayrılmış ve buralara kadılar tayin edilmiştir.
Her kadı kendi yargı çevresinde yaşayan kişilerin davalarına bakmakla yükümlüdür.
Bir kadı kendi yargı çevresinde bulunan bütün yerlerde davalara bakabilir, yargı çevresi dışındaki davalara bakamaz.
GÖREV;
Kadılar kural olarak yargı çevrelerindeki bütün davalara bakmakla görevlidir.
Buna göre bir yargı çevresinde bulunan halkın, günümüzdeki noterlik işlemlerine benzer işleri, evlilik sözleşmeleri, vasiyetnamelerinin infazı, miras paylaşımı, yetim ve gaiblerin mallarının korunması, vasi ve naiblerin atama ve azilleri gibi bütün hukukî meseleler o yerin kadısı tarafından karara bağlanmıştır.




























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder